Özgüven çocuğa oyun çağından itibaren, ergenlik sürecine kadarki olan gelişim sürecinde aşılanan bir şeydir. Gelişimin büyük bir parçasıdır, ilerde toplumun parçası olacak bireylerin silik tipler olmaması için gereklidir. Annesi, babası tarafından fazlaca korunan (ki benim küçükken yaşadığım bir olaydır bu) çocuklar büyüdüklerinde sosyal anksiyete yaşamaktan kaçamıyorlar. Kendi başına bakkala gitmek bile küçük bir çocuk için “ben büyüdüm” diyebilmenin ilk sinyalleridir. Özgüven kazanma süreci, ailenin çocuğuna güvenmesi ile başlayan bir süreçtir. Ailen sana güvenecek ki sen de kendine güvenmeye başlayabilesin.
Örnek vereyim hemen, kekemelik ile büyümüş bir çocuk olarak çok net söyleyebiliyorum bunları, güçlük çekecek olsak bile hayatta bir şeyleri tek başına yapabilmek özgüven kazanmanın temellerini oluşturuyor. Ben ciddi anlamda insanlarla iletişim kurmadan konuşmaya başladığımda 17 yaşındaydım. Çünkü yolda babamla yürürken bile birisi adres sorsa, konuşmama izin vermeden babam atılır söylerdi. Okul ortamında öğrencileri geçtim, o yaşlardaki sizleri kendi öğretmenleriniz bile doğru dürüst dinlemiyordu. Sorunumun üstüne giden olmadı, zaten konuşmakta zorlanıyorum diye kimse bana söz vermiyordu, konuşacağıma güvenmiyorlardı. Ben nasıl güvenebilirdim? Özgüven açısından büyük problemler çektim. Kendimi hayatın ortasına 16 yaşında ata ata aştım ben bunları. Bu yüzden küçükken çocuklara bu konu özelinde dikkat edilip, üstlerine düşülmesi gerektiğini düşünüyorum. Korumak için değil, hayatı öğretebilmek için.